Köşeyi Döndüğünüzde Sizin Neyi Beklediğini Bilemezsiniz.
Garip şu insanoğlu.
Bir modeli yok, normali yok aslında.
Öyle sanıp, doktorlar "Normali böyledir." diyorlar mesela, halbuki her insan kendine özel bir yapıda dünyaya geliyor, karakteristik özelliklerini bırak; fiziksel özellikleri bile birbirine benzemiyor ki, bunun hangisi normal? ''Herkeste olan'' dediğin şeyler; kafa, göz, el, ayak diyelim, onlar da 'herkeste' var mı gerçekten? Bazısı olmadan dünyaya gelmiyor mu? Biz Audi TT değiliz ki, hepimiz standart üretilelim?
Henüz hiçbir fiziksel özelliğin standardı bulunamamışken, ruhsal özellikleri standarda koymak, dayatmak hangi kafanın ürünü peki? Psikoloji çok farklı bir dal kesinlikle. Zamanında benim de okumak istediğim, içine girmek istediğim bir branştı gerçekten. Git gide farklılaşan hayatlar, değişen yüzler, karakterler görüp hayran kalmak hoş bir duygu olsa gerek... Ama, bir de bunun farklı bir boyutu var; içinde boğulmak...
Farklı insanlar, farklı yapılar demişken... Onca insan tanıyorum her birine verilmesi gereken reaksiyonun farklı olduğu. Kimisi ne istediğinin farkında olmuyor, kimisi elinde herkesi/herşeyi tutmak istiyor, kimisi neyin az neyin çok olduğunu bilmediğinden, bolluğun içinde ufak bir azalma olduğunda kendini az ile yetinen sanıyor, kimi de az neymiş, neyin nesiymiş iyi bildiğinden ona lanet okuyor. Gerçekten nasıl yaşanır bilmiyor muyuz yoksa?
Belki de, ''En iyiyi bulmak için uğraşırken, iyiyi kaybediyoruz.'' Shakespeare'in dediği gibi. Yolumuzu kaybediyoruz ya da, uçurumun köşesine kadar gelebiliyoruz, durup düşünüyoruz. Bazen geriye dönüp bakıyoruz, o manevi şeyin okları, kalbimizi yaralamış aslında, farkında olmamışız hiç; zaman akıp giderken. İlk başta "Ben böyle iyiyim, böyle olsun." deyip öneriyi biz getirmişken üstelik, verdiğimiz karar aslında bizi yaralamış, herkes devam etmiş, ''Move on!'' demiş kendi kendine, biz yerimizde saymışız. Arkalarından bakmakla kalmışız...
Dolaşan bir gölgedir hayat. Herkese göre farklı şekillenir. Güne göre farklıdır, yağmurlu havalarda görünmez. Saate göre değişir, bazen kısa, bazen uzun görünür insanın gözüne. Ama hep siyah bir gölgedir işte, ve aslında, biz var olmazsak, o beliremez hiç bi' şekilde. Dolayısıyla, bir şekilde hareket edip, sonra 'Hayat işte, ben mi istedim sanki :/' deyip sıyrılınca olmuyor, karşındaki yemiyor dostum. Ne yazık ki, ve iyi ki.
Çünkü, onca insan, kendi kararını kendi veriyor, ya da başkalarının kendi adına karar vermesine 'izin veriyor' bir şekilde...
Neler yaşayabilirsin hayatın boyunca? Tahmin edebilir misin? 2 yıllık bir ilişkinin üçüncü kişisi olabilir misin mesela? Ya da seviyor, seviliyor derken bir anda tekmelenebilir misin? Veya arkasından hala takip edebilir misin, hatta takip ediliyor olman seni mutlu edebilir mi? Bugün bunların her birine karşı çıkıyorsan bile, bir gün başına gelebilir mi mesela?
Günlerce, aylarca biri sana "Merak etme, sen de sevileceksin, bir gün..." desin diye, gözyaşlarını silsin diye bekleyebilir misin ya da? Karmaşık ve ucu sivri geldi değil mi cümleler ? :) Herkesin başına gelebilecek/gelmiş/gelen şeylerden bahsediyorum oysa ki.
Bugün şikayetçi olduğun durumların sebebi sen de olabilirsin büyük ölçüde. İzin veriyorsundur, mutluluğu engelliyorsundur belki de. Dur ve elinde olan güce bir bak. Koskocaman bir hayat, senin parmaklarının arasında, şekillenmeyi bekliyor aslında. Yanlış kişilerle arkadaşlık kurarak, yanlış bölüm okuyarak, hayallerinin peşinden gitmeyerek, yanlış kişilere aşık olarak, elindeki hamuru kötü şekillendiriyorsun. Baksan bağ olacak, seninki dağ oluyor... Saçını kazıtmalık bir durum yok, alkole de başlamanı gerektirmiyor bu söylediklerim. Sadece dur, ve ne yaptığına bir bak istiyorum. Hepsi bu.
Kime ne söylemişsin, şuan ne yapıyorsun? Aşık mısın? Neden aşık olduğun kişinin yanında olmuyorsun? "No matter what" diye bi söz duymadın mı hiç? Ya da "Come what may" ?
Bir şarkı var, sözleri şu şekilde;
Herşey, her zaman olduğu gibi, senin elinde aslında... Asıl soru şu: Cesaretin var mı ?
Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin! :)
Bir modeli yok, normali yok aslında.
Öyle sanıp, doktorlar "Normali böyledir." diyorlar mesela, halbuki her insan kendine özel bir yapıda dünyaya geliyor, karakteristik özelliklerini bırak; fiziksel özellikleri bile birbirine benzemiyor ki, bunun hangisi normal? ''Herkeste olan'' dediğin şeyler; kafa, göz, el, ayak diyelim, onlar da 'herkeste' var mı gerçekten? Bazısı olmadan dünyaya gelmiyor mu? Biz Audi TT değiliz ki, hepimiz standart üretilelim?
Henüz hiçbir fiziksel özelliğin standardı bulunamamışken, ruhsal özellikleri standarda koymak, dayatmak hangi kafanın ürünü peki? Psikoloji çok farklı bir dal kesinlikle. Zamanında benim de okumak istediğim, içine girmek istediğim bir branştı gerçekten. Git gide farklılaşan hayatlar, değişen yüzler, karakterler görüp hayran kalmak hoş bir duygu olsa gerek... Ama, bir de bunun farklı bir boyutu var; içinde boğulmak...
Farklı insanlar, farklı yapılar demişken... Onca insan tanıyorum her birine verilmesi gereken reaksiyonun farklı olduğu. Kimisi ne istediğinin farkında olmuyor, kimisi elinde herkesi/herşeyi tutmak istiyor, kimisi neyin az neyin çok olduğunu bilmediğinden, bolluğun içinde ufak bir azalma olduğunda kendini az ile yetinen sanıyor, kimi de az neymiş, neyin nesiymiş iyi bildiğinden ona lanet okuyor. Gerçekten nasıl yaşanır bilmiyor muyuz yoksa?
Belki de, ''En iyiyi bulmak için uğraşırken, iyiyi kaybediyoruz.'' Shakespeare'in dediği gibi. Yolumuzu kaybediyoruz ya da, uçurumun köşesine kadar gelebiliyoruz, durup düşünüyoruz. Bazen geriye dönüp bakıyoruz, o manevi şeyin okları, kalbimizi yaralamış aslında, farkında olmamışız hiç; zaman akıp giderken. İlk başta "Ben böyle iyiyim, böyle olsun." deyip öneriyi biz getirmişken üstelik, verdiğimiz karar aslında bizi yaralamış, herkes devam etmiş, ''Move on!'' demiş kendi kendine, biz yerimizde saymışız. Arkalarından bakmakla kalmışız...
Dolaşan bir gölgedir hayat. Herkese göre farklı şekillenir. Güne göre farklıdır, yağmurlu havalarda görünmez. Saate göre değişir, bazen kısa, bazen uzun görünür insanın gözüne. Ama hep siyah bir gölgedir işte, ve aslında, biz var olmazsak, o beliremez hiç bi' şekilde. Dolayısıyla, bir şekilde hareket edip, sonra 'Hayat işte, ben mi istedim sanki :/' deyip sıyrılınca olmuyor, karşındaki yemiyor dostum. Ne yazık ki, ve iyi ki.
Çünkü, onca insan, kendi kararını kendi veriyor, ya da başkalarının kendi adına karar vermesine 'izin veriyor' bir şekilde...
Neler yaşayabilirsin hayatın boyunca? Tahmin edebilir misin? 2 yıllık bir ilişkinin üçüncü kişisi olabilir misin mesela? Ya da seviyor, seviliyor derken bir anda tekmelenebilir misin? Veya arkasından hala takip edebilir misin, hatta takip ediliyor olman seni mutlu edebilir mi? Bugün bunların her birine karşı çıkıyorsan bile, bir gün başına gelebilir mi mesela?
Günlerce, aylarca biri sana "Merak etme, sen de sevileceksin, bir gün..." desin diye, gözyaşlarını silsin diye bekleyebilir misin ya da? Karmaşık ve ucu sivri geldi değil mi cümleler ? :) Herkesin başına gelebilecek/gelmiş/gelen şeylerden bahsediyorum oysa ki.
Bugün şikayetçi olduğun durumların sebebi sen de olabilirsin büyük ölçüde. İzin veriyorsundur, mutluluğu engelliyorsundur belki de. Dur ve elinde olan güce bir bak. Koskocaman bir hayat, senin parmaklarının arasında, şekillenmeyi bekliyor aslında. Yanlış kişilerle arkadaşlık kurarak, yanlış bölüm okuyarak, hayallerinin peşinden gitmeyerek, yanlış kişilere aşık olarak, elindeki hamuru kötü şekillendiriyorsun. Baksan bağ olacak, seninki dağ oluyor... Saçını kazıtmalık bir durum yok, alkole de başlamanı gerektirmiyor bu söylediklerim. Sadece dur, ve ne yaptığına bir bak istiyorum. Hepsi bu.
Kime ne söylemişsin, şuan ne yapıyorsun? Aşık mısın? Neden aşık olduğun kişinin yanında olmuyorsun? "No matter what" diye bi söz duymadın mı hiç? Ya da "Come what may" ?
Bir şarkı var, sözleri şu şekilde;
"I'll be your love , i'll be your light... .I'll never make you feel alone...''Yapabiliyorsan, durma yap. Sen özelsin aslında, o güce sahipsin dediğim gibi... Hiç kimse, bir diğerine benzemiyor ne de olsa. Bir şansını dene, ne diyeceğini asla bilemezsin. Onu bırak, bugün köşeyi döndüğünde, seni neyin beklediğini bilemezsin ki. Büyük bir Range Rover önünde durup, mükemmel bir teklifte de bulunabilir, aynı Rover dikkatsizliğin sonucu sana çarpıp kalıcı bir hasar da verebilir...
Herşey, her zaman olduğu gibi, senin elinde aslında... Asıl soru şu: Cesaretin var mı ?
Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin! :)
Mükemmel!
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
YanıtlaSilAnalitik olduğu kadar umut dolu, Realist olduğu kadar derinlik sahibi..
YanıtlaSilBeklediğimize değmiş mi? Evet, kesinlikle.. Yeter mi? Elbette, hayır! :)
BA-YIL-DIM!
YanıtlaSilTekrar tekrar teşekkür ediyorum o halde :D
YanıtlaSilP.S. Görk, mua.