Üzerimden Bir Tour Geçti Ki... MDNA Etkisi
Paraya kıyıp VIP Batı'da izledim show'u. Biletin üzerinde saat 17:30'da kapı açılış yazmasına rağmen, bir gün öncesinden gelen mesajlar bize saat 18:30'da kapıların açılacağını söylüyordu, ama içeri girdiğimizde saat 19:15 sularıydı. Konser saati 20:00'den 21:30'a ertelenmişti aynı zamanda, ama Madonna sahneye 22:10'da çıktı.
Bu arada, Madonna'nın kulise bildiğimiz, herkesin bindiği şu gezi bisikletleri ile geldiğini de hatırlatmakta fayda var. Bildiğiniz bisikletle geldi yani.
Show, The Prayer Overture ile başladı. Kardinaller gelip sahneyi tütsüledikten sonra, Queen koskoca bir dua odasının içinde geldi, camı yine koskoca bir tüfekle patlatıp Girl Gone Wild ile show'a başladı. Oldukça enerjik, music videodaki kareografiye uygun ve sahne pozları alışılmışın dışında duruyordu. Sahnenin kilise temalı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu arada, ilk set Madonna'nın bir gangster olduğu, sürekli yakalanıp kaçtığı bir temadan oluşuyor. Dolayısıyla üzerinde bir siyah bir suikastçi catsuit'i vardı. Kardinallerin bordo cüppelerinin altından Siyah transparan tayt-topuklu ayakkabı çıkması da oldukça şaşırtıcıydı Türk halkına göre.
İkinci performans Revolver, başında "Are you ready Istanbul?" diye bağırması ile başladı. Elinde yine koca bir tüfek ile sahnenin üçgen kısmına kadar gelip, Lil Wayne kısmında enerji oranı %99 olan bir breakdown ile insanları kendine hayran bırakıp, efekti bol olan şarkıyı mükemmel bir şekilde canlı söyleyip Gang Bang'e geçti. Revolver'da fırlattığı silah, show'u kaydetmekte olan bir kameraya çarptı ayrıca. Kendisinin bir soru cevap röportajında söylediği gibi, Gang Bang videosunun Quentin Tarantino tarafından yönetilmesini çok istemesiyle alakalı olsa gerek; performans tamamen bir kısa film tadında idi. Küçük bir otel odasında Jack Danniel's içerek-ki bardaktan değil, şişeden içti- başlayıp, arkasından kendisini öldürmek için gelen, odanın içinden çıkan, helikopterden sarkan, camdan giren bütün suikastçileri öldürürken ekranlara kanları bolca sıçratarak devam ettirdiği, bir başka suikastçi ile bildiğin dövüşürken, odanın içinde bulunan abajur direğinin etrafında dönüp, o suikastçiye tekme atmak için kullanıp, yine odanın içindeki kutsal haca basarak tavana çıktığı, kimsenin akıl edemeyeceği farklı bir performansla hepimizin ağzını açık bıraktı. Muhtemelen kendince, "Bunlar benim yaptıklarımı anlamıyorlar bence." diyerek hayal kırıklığına uğramıştır, ama Türk halkı daha önce bu kadar mükemmel kanalize edilmiş bir show daha görmedikleri için,- 1993'teki Madonna konserini de dahil ediyorum- bırakın şarkılara eşlik etmeyi, açık ağızlarını yerden toparlayamıyorlardı. Gang Bang'in hemen arkasından Papa Don't Preach'in ilk kısmı geldi, Madonna öldürdüğü suikastçinin nesi var nesi yok, soyup soğana çevirdi, tam bir "Oh!" çekiyordu ki, askerler tarafından yakalanıp ince tellere götürüldü Hung Up eşliğinde. Arkasından gelen I Don't Give A... performansı gitarla yaptığı sayılı performanslardandı fakat, takdire şayan bir finali vardı. Sahnede beliren koca bir haça doğru, elini uzatarak yavaşça yükseldi Madonna, opera sesleri eşliğinde. En son elini zafer edasıyla yumruk yaptı ki, bu setin finalini yapmış olduğunun göstergesiydi.
Bir sonraki set, bando majoru olarak Madonna'nın göründüğü, Express Yourself/Born This Way/She's Not Me medley'i ile başladı. Express Yourself, her zamanki toplumsal mesajını verirken, sahnenin tepesinden sarkıtılan bandocu kurşun askerler, sahne üzerindeki Cheerios kızlar ve Major Madonna ile oldukça şölensel bir hava ile devam edip, Express Yourself'in altyapısı ile söylenen Born This Way'den hemen sonra She's Not Me'nin ezgisi ile ''O benim gibi değil, asla da olamayacak. Orjinali benim.'' mesajı verilerek hepimizin yüzünde koca bir gülümseme bıraktı. Hemen arkasından gelen Give Me All Your Luvin' de hepimiz coştuk haliyle, Madonna da bir güzel popo show yaptı. Bir sonraki şarkı Turn Up The Radio, MDNA albümünün 3. single'ı ilan edilmiş olmasına rağmen, çok yeni bir şarkı olduğundan olsa gerek, Madonna ''Hadi bana eşlik et İstanbul'' demesine rağmen, herkesin sadece ezgiye eşlik etmesine olanak sağladı sadece. Madonna gitarı ve yeni değiştirdiği kıyafetiyle oldukça vakur, gösterişten ve sansasyondan uzak görünüyordu, ve biz olacaklardan habersiz, izliyorduk...
Kültür etkileşimini çok sevdiğini, o anda Kalakan grubu ile uyguladığı kültürü de çok sevdiğini söyledi Madonna, Open Your Heart'ı söyleyip Masterpiece'e geçtiğinde. Bir sonraki set, Justify My Love interlude ile ekranlara gelen oldukça seksi bir Madonna ile başladı. Setin ilk performansı Vogue'a geldi. Madonna'nın üzerinde, eskiden de kullandığı koni sütyen, beyaz gömlek, füze çizgili siyah pantolon ve popo kısmı hacimli, plastik bir korse ile sahneye çıktı.Vogue performansı, şahsen izlediğim en iyi performanstı. Arkasından gelen jazz esintili Candy Shop/ Erotica medley'i, adını gerçekten taşıyıp en seksi olduğu anları getirdi bize. Hemen ardından Human Nature, eski sound'u ile sunuldu bu sefer. Oysa ki Sticky & Sweet Tour'da Human Nature, oldukça farklı bir tarzda sunulmuş, arkaplanda Britney Spears oynatılmış, "I'm not your bitch" repliğinden sonra Britney'in Gimme More şarkısından alınan "It's Britney Bitch!" repliği ile sona ermişti. Yine de, koni sütyen ve korse çıktıktan sonra gelen bu iki performans, şüphesiz en sade ve en güzel Madonna imajını yansıtıyordu. Bu arada, sahne aralarında Madonna'nın saç stilisti de çok iyi çalışıyor olsa gerek, kıyafetlerle beraber saç tasarımı da durmadan değişti, söylemeden geçemeyeceğim.

Bir sonraki set, Nobody Knows Me interlude'u ile başladı. Bu sırada ekranda savaş karşıtı, savaş görüntüleri, ve beni en çok etkileyen, savaş sırasında ölen masum çocukların isimler, doğum/ölüm tarihleri ve resimleri paylaşıldı. Düşünsenize, 1996'da doğmuş bir çocuk 2011'de savaş yüzünden vefat etmiş, bu ekranlarda gösterilirken ''Kimse beni tanımıyor'' diyor Madonna'nın sesi, adeta o çocukların sesi oluyor. Gerçekten; onları tanıyabilme imkanımız olabilecekti belki de, kimin ne olacağını bilemiyoruz ki gelecekte, belki yeni dünya starları olacaklar ve Madonna gibi, ülke ülke dolaşacaklardı, ama şuan hiçbirini tanımıyoruz.
I'm Addicted şarkısını oldukça parıltılı kıyafetlerle söyledi tekrar sahneye gelen Kraliçe. O kadar muhteşem görünüyordu ki, ağzımın açık olduğunu bırakın, şarkıyı biliyor olmama rağmen, eşlik edemedim. Pırıl pırıl Madonna, I'm A Sinner ile showa devam etti, bu sırada dansçılarının üç boyutlu yaptığı show oldukça eğlenceliydi. Unutmadan onu da söylemiş olayım. Hemen arkasından cyber-raga ile devam etti Madonna ve Kalakan grubu. Bu sırada sahne altına kaçan Madonna, üstünden bi'kaç parça atarak geri gelip Like A Prayer'ı tüm stadla beraber söyleyip herkesin tüylerini diken diken etti, kendini yerlere atarak, ve kilise korosunu işin içine katarak...
En son, pırıltılı bir tişört, siyah bir tayt-pantolon ve demir puantiyeli Converse ile oldukça enerjik bir Celebration versiyonu ile son kez geldi Madonna. Dansçılarının sırtına çıkarak, parende atarak, hoplayıp zıplayıp şarkıyı hayranlarına söyleterek, "Ay yerim onu!" dedirtti herkese. Finalde ise, Madonna'nın Türk dansçısı Yaman Okur, Türk Bayrağı açarak herkesin sempatisini kazandı, Maddy ise herkese "Selamlar!" diyerek sahneyi yüzünde kocaman bir gülümseme ile terketti.
Show'un herkese hitap ettiğini söylememe gerek yok aslında, ama şu da bir gerçek; Madonna işini çok ama çok iyi biliyor. Sticky & Sweet Tour'a oranla, %80 oranında arttırılmış koreografi ve danslar, eskiye dönüşler, kısacası yaptığı herşey, bugüne yapılan birer gönderme aslında. Koreografi ve dans, kulaklıklı mikrofon seti kullanma, koni sütyen, Express Yourself... Her birinin gittiği bir yer var. Her biri, birilerine gönderme, "Bunları senden önce ben yaptım tatlım, bak! Hala da yapıyorum, yerini konumunu bil. Ayrıca senden de öndeyim!" diyor kadın bağıra bağıra. Sen, benim gibi olamazsın diyor...
Celebration'da 54 yaşında bir kadının, sahne dekoru ile yapılmış bir DJ kabininde, dj hareketleri ile hazırlanmış koreografisini izliyorsunuz. Kısaca yılın 2012 olduğundan haberi var Madonna'nın, ama kendisi hangi yılda yaşıyor derseniz, bence 2020'lerde. Şunu demek istiyorum; bizden çok ama çok önden gidiyor, çünkü ileride ne olacağını bilmek istiyor, hırsı ve azmi onu bu noktaya getiriyor ve başarıyor da. Hangi sanatçı 1986'da yayınladığı şarkıyı 1996 doğumlu bir çocuğa 2012 yılında söyletebildi ki başka? Ya da başka hangi sanatçı yine 80'li yıllarda gelinliğinin üzerine taktığı Boy Toy kemerinden 2012'de söz ettirebildi?
Showun biletlerinin pahalı olması ile ilgili söylemiş olsa da, özgüveni ile de insanların önünde eğilmesini sağladığı da unutulmamalı."Penilerinizi biriktirmeye başlayın. İnsanlar çanta gibi şeylere $300 harcıyor. Bütün yıl çalışın, paranızı biriktirin ve gösterime gelin. Ben buna değerim." diyor bu kadın! Çok hayran olunası değil mi sizce de?

Kısaca, Express Yourself'in sample'ı benziyormuş benzemiyormuş iddialarından ziyade, tüm bayan sanatçıların, göz ucuyla ya da tamamen de olsa Madonna'ya bakarak feyz aldığı, onun izinden ayukka çıkararak ya da gizlice gittiği su götürmez bir gerçek olarak tarihe kazınacak.
Bu kadın, her zaman adından söz ettiren, her zaman müziğe yenilikler getiren, çığır açan ve albümün içindeki şarkıları birbirini andırıyor olsa da, hiçbir albümü bir öncekine benzemeyen bir kadın, bir dünya starı olmaya, ve hatta pop müziğinin ebedi kraliçesi olmaya devam edecek. Kusura bakmasınlar ama, bu da böyle bilinecek.
Şunu da eklemeliyim, yaşım 21, yaşadığım yılları seviyorum evet, ama hep demişimdir, keşke Madonna'nın genç zamanlarına denk gelebilseydim. Sahnede gördüğüm, kollarından damarları görünen Madonna'ya tapıyorum hala. Ama, yaşlanıyor olmasını kendime yediremiyorum, kabullenemiyorum içten içe. Keşke, keşke ama keşke, herkes yaşlansa ama, Madonna olduğu yerde kalsa...
Kraliçe'ye sonsuz sevgi ve saygılarımla.
Kimse onun gibi olamayacak. Asla.
Yorumlar
Yorum Gönder