Glee, Yeniden!
Güncelleme Tarihi: 15.10.2012 !
3 sezondur gençliği tv karşısına kilitleyen bir dizi dönüyor Amerikan Fox kanalında: Glee, diye başlamıştım geçen sene yazıma. Şimdi 4. SEZON'u çeviriyor olmaları, inanılmaz! İsmine baktığınızda dizinin ne olduğunu tahmin edemiyorsunuz haliyle, çünkü ismen bir şey anlatmıyor. Fakat yurt dışındakilerin kafasında bir fikir oluşuyordur müzikle ilgili. Çünkü Glee, özellikle Amerika’da, liselerde bulunan müzik kulüplerine verilen ad aslında. Peki bunun diziyle ne alakası var?
Glee, şu sıralar liselerde pek de revaçta olmayan bir kol. Dolayısıyla dizinin konusu buradan çıkıyor; popüler olmayan bir kulübe katılan, dışlanmış öğrencilerin hayat mücadelesi, ergenlik sorunları, genç hamilelikleri, cinsel eğilimleri…
Müzik kulübü olmasından anlaşılacağı gibi, bu bir müzikal dizi. Ama durun! Asla diğer müzikal filmler-diziler gibi, bir anda saçma sapan şarkı söylemeye başlamıyorlar, olayın akışından kopmuyorlar, daha çok performans sergiliyorlar, koro odasını kullanıyorlar, pratik yapıyorlar, ya da hayal ediyorlar. Bu sayede dizinin akışı bozulmamış, masalımsı bir hava verilmemiş oluyor.
Dizinin yazarı ve yönetmenlerinden olan Ryan Murphy’yi ayakta alkışlamak gerek. Akışı bozmadan, düzgün bir seyirde devam ettirmek zaten yeterince büyük bir başarı iken, sadece klasik müzikal parçalarına takılı kalmayıp, güncel pop, rock ve soul tarzlarından da parçalar ekleyerek dizinin kalitesini ve izleyici kitlesini genişletiyor. Dizinin müzik kalitesi o kadar yükseklerde seyiriyor ki, normalde yüzüne bakmadığınız şarkıları, MUHTEŞEM sesler icra ediyor, ve bir bakmışsınız, şarkıları download ediyorsunuz! Sadece bununla kalmıyorlar üstelik. Amerika’nın güncel sorunlarına ve hatta hepimizi ilgilendiren toplumsal sorunlara o kadar güzel değiniyorlar ki, insanın ağzı açık kalıyor. 1. Sezondaki asıl konu genç hamileliğine adanmışken, aynı anda ''Kütüphaneden ücretsiz kitap alabiliyormuşuz Mr. Shue, biliyor muydunuz?'' gibi repliklerle gelişime de önem veriyorlar. 2. Sezonun tüm senaryosunu ise Trevor Project’in üzerine oturttular. Bu sayede cinsel eğilimlerin 0-3 yaş arasında belirlendiğini, ve kişinin 3 cinsel eğilimden bir gruba girdiğini göstermiş oldular. Konusu geçmişken Trevor Project, okullarda eşcinsellere karşı yapılan zorbalığın önlenmesi için yaratılmış bir proje. Asıl kaynağı ise, Trevor adında eşcinsel bir gencin, heteroseksüel öğrenciler tarafından dövülerek öldürülmesi… 3. Sezon, yaklaşan mezuniyete ve hayatın ciddiyetine dair konuları işlerken, bonus olarak aile, aşk, sorumluluk, parasızlık, yardımseverlik gibi hepimizin aslında yaşadığı şeyleri göz önüne serdi.
4. Sezon oldukça farklı bir şekilde başladı, Rachel'ın New York'ta hayallerinin peşinde koşarken yaşadığı güçlükler, ayrı kalmanın verdiği hüzünler, Kurt'ün başarısızlığı sonrası hayata tutunma çabaları, açılan boşlukları kapatmaya çalışmalar vesaire. Yapılan müzikler dahi, o kadar farklılaştı ki, glee kendini bu kadar güncelliyorken, ben bu konuda tepkisiz kalamadım.

Diziye geri dönecek olursak, Wicked, Rent, Evita gibi müzikaller, Glee’nin ilham kaynağı. Bunun yanında, Michael Jackson, Barbra Streisand,Rihanna, Lady Gaga, Britney Spears, Beyonce, Rolling Stones, The Beatles, Madonna, Justin Bieber, Katy Perry gibi bir çok güncel ve efsaneleşmiş, adını duyurmuş sanatçılar veya onların önemli parçalarını da kullanarak popüler hale gelmeyi başardılar. Her bölümde ortalama 3 şarkı cover yapılıyor, tabiî ki dizi sanatçıları önce stüdyoda bu parçaları kaydediyorlar, sonra dans koreografilerine çalışıp daha sonra dizide icra ediyorlar. Ne kadar yorucu bir iş yaptıklarını tahmin edebilirsiniz. Bölüm yayınlandıktan sonra şarkılar itunes’a yükleniyor, isteyen istediği şarkıyı indirebiliyor bu sayede. Belli bir sayıya ulaştıktan sonra Volume 1 ile başlayıp, şuana kadar süregelen soundtrack albümleri yapıyorlar. Başarısı mı? Genel olarak itunes’da yayınlandığında, mutlaka ilk 20’nin içine giriyorlar desem, yeterli olur sanırım. Sadece bu da değil, bu koca grup beraber turneye çıkıp Glee! The Music Live Tour yaptılar. Turnenin başarısını anlatmayacağım, halihazırda bir 3D DVD'leri var zaten :)

Broadway’den tanıdığımız Matthew Morrison, Lea Michele'in yanısıra, bir yığın yeni oyuncu, bu dizi sayesinde Golden Globe (Altın Küre) ödülü alan Chris Colfer dahil, muhteşem yeteneklere sahip insanları barındırıyor.
Peki konuk ettikleri oyuncular? Büyük isimler? Idina Menzel, Kristin Chenoweth, Whoopi Goldberg, Kate Hudson, Sarah Jessica Parker, Neil Patrick Harris, Britney Spears, Gwenth Paltrow, Lindsay Lohan hatta Perez Hilton... Saymayı unuttuğum belki daha fazla yıldız var Glee içerisinde.
Peki konuk ettikleri oyuncular? Büyük isimler? Idina Menzel, Kristin Chenoweth, Whoopi Goldberg, Kate Hudson, Sarah Jessica Parker, Neil Patrick Harris, Britney Spears, Gwenth Paltrow, Lindsay Lohan hatta Perez Hilton... Saymayı unuttuğum belki daha fazla yıldız var Glee içerisinde.
Kısaca özetleyecek olursak, Glee, herkesin sınırlarını zorlayan bir yapım. Chris Colfer’ın kendi benliğini bulmasına bile yardım edebilecek düzeyde düzgün işliyor. Darren Chris, onun sevgilisini oynuyor, fakat kendileri gayet bir "düzcinsel". Dünyada olup biten ama hepimizin gözünü kulağını isteyerek kapadığı olayları tüm çıplaklığı ile ve doğal olarak anlatan bir tv serisi, evet. Bu dizi o kadar farklı ki diğerlerinden, tekerlekli sandalyede olan bir çocuğa, asla yürüyemeyeceği anlatılıyor. Kendisi Cherrios olarak adlandırılan amigo kızlardan sarışın şuh bir hatun ile çıkabiliyor.
Bir eşcinsel, travesti rolünü reddedebiliyor, yerine bir zenci kız oynayabiliyor. Hatta biraz daha acımasız olmak gerekirse, şuana kadar insanlara tozpembe gösterilen her şeyin gerçeklik paylarını da ortaya serip, Mike gibi derslerinden en düşük A- alan bir öğrencinin dans okuluna gitmek için doktor olmaktan vazgeçebileceğini, bunun yüzünden babasıyla bir daha asla konuşmama riskini göze aldığını, hayatın o kadar kolay olmadığını, bazen tanıdığımız insanların aramızdan göçüp gidebileceğini, hayatımızda bizim için etken bir güç olup da, her şeyi baltalamaya çalışan Sue Sylvester gibi yetkililerin olabileceğini, Unique gibi kadınsı giyimden hoşlanan insanların olabileceğini, Joe gibi dindar kimseleri, Rory gibi değişim öğrencilerini, Sugar gibi becerisi olmayan ama tutku ile muziğe bağlı olan kişileri, aslında kendi ile barışık olup etraftakilerin sözü yüzünden zayıflamak ya da görünümünü değiştirmek gibi eziyetlere girilebildiğini, genç yaşta hamile kalıp, çocuğunu evlatlık verip, sonra geri almak için kafayı sıyırmak derecesine gelinebileceğini, Öğretmen olduğu halde OCD'si ( Obsesif Komposif Bozukluk ) olup işine bağlı kalmayı ve tedavi olmaya çalışan bireyleri, 18 yaşında olup da öğretmenine aşık olup, hatta o öğretmeni kendine aşık etmeyi başarabilen öğrencilerin durumunu, kısaca normal hayatta olan ama bizim gör(e)mediğimiz (!) bütün olayları anlatabiliyor bu dizi.
Bir eşcinsel, travesti rolünü reddedebiliyor, yerine bir zenci kız oynayabiliyor. Hatta biraz daha acımasız olmak gerekirse, şuana kadar insanlara tozpembe gösterilen her şeyin gerçeklik paylarını da ortaya serip, Mike gibi derslerinden en düşük A- alan bir öğrencinin dans okuluna gitmek için doktor olmaktan vazgeçebileceğini, bunun yüzünden babasıyla bir daha asla konuşmama riskini göze aldığını, hayatın o kadar kolay olmadığını, bazen tanıdığımız insanların aramızdan göçüp gidebileceğini, hayatımızda bizim için etken bir güç olup da, her şeyi baltalamaya çalışan Sue Sylvester gibi yetkililerin olabileceğini, Unique gibi kadınsı giyimden hoşlanan insanların olabileceğini, Joe gibi dindar kimseleri, Rory gibi değişim öğrencilerini, Sugar gibi becerisi olmayan ama tutku ile muziğe bağlı olan kişileri, aslında kendi ile barışık olup etraftakilerin sözü yüzünden zayıflamak ya da görünümünü değiştirmek gibi eziyetlere girilebildiğini, genç yaşta hamile kalıp, çocuğunu evlatlık verip, sonra geri almak için kafayı sıyırmak derecesine gelinebileceğini, Öğretmen olduğu halde OCD'si ( Obsesif Komposif Bozukluk ) olup işine bağlı kalmayı ve tedavi olmaya çalışan bireyleri, 18 yaşında olup da öğretmenine aşık olup, hatta o öğretmeni kendine aşık etmeyi başarabilen öğrencilerin durumunu, kısaca normal hayatta olan ama bizim gör(e)mediğimiz (!) bütün olayları anlatabiliyor bu dizi.
Belki tüm zamanların en atraksiyonlu dizisi değil. Belki Britney Spears’ı herkesin beklediği gibi değil de, daha farklı, ama olması gereken bir yoldan işlediler. Seveni olduğu kadar, nefret edenleri olduğunu da vurguladılar, müziğinin ‘’artık’’ herkese hitap etmediğini gösterdiler. Belki eşcinsel-cinsel ilişki üzerinde durdular, ama yanlış mı yaptılar? Ben söyleyeyim, toplum gerçekleri üzerinde durdular. Ki bu, hepimizin farkına varması ve daha açık görüşlü olması adına atılması gereken en önemli adımlardan biriydi…
Glee’nin varoluşu, dünya üzerinde olumlu etki etmeye çoktan başladı, zira Amerika'da eşcinsellere karşı yapılan zorbalıkların yüzdesinde 10'un üzerinde düşüş yaşandı bile! İnsanların müzik türlerine bakışları, asıl önemli olan; hayata bakışları değişti bir anda. Emin olun Glee, izlemeyenlerin gerçekten KAYBEDECEĞİ, hatta tam bir KAYBEDEN ( LOSER) olacağı türden bir dizi.
Glee, hüzün, aşk, yorgunluk, ayrılık, parasızlık, gay olmanın bunalımı, kabul edilememe, hastalıklarla yüzleşme, genç hamilelik, aldatılmak gibi konularla dolu.
Aynı zamanda Glee, umut, neşe, birlik, beraberlik, zorlukların üstesinden gelebilme, topluma kendini kabul ettirme, tedavi umutları, aslında tamamen "umut" , kahkaha, barış, kısaca, "KENDİN OLMAK" gibi olumlu ifadelerle de dolu.
Ve ben size; bir Gleek! Olarak, size kısa yoldan izlemeye başlamanızı, ve derhal etkisine kapılmanızı öneriyorum! (:
Glee, hüzün, aşk, yorgunluk, ayrılık, parasızlık, gay olmanın bunalımı, kabul edilememe, hastalıklarla yüzleşme, genç hamilelik, aldatılmak gibi konularla dolu.
Aynı zamanda Glee, umut, neşe, birlik, beraberlik, zorlukların üstesinden gelebilme, topluma kendini kabul ettirme, tedavi umutları, aslında tamamen "umut" , kahkaha, barış, kısaca, "KENDİN OLMAK" gibi olumlu ifadelerle de dolu.
Ve ben size; bir Gleek! Olarak, size kısa yoldan izlemeye başlamanızı, ve derhal etkisine kapılmanızı öneriyorum! (:
Merhaba. Yazınız gerçekten çok güzel ancak bir şey dikkatimi çekti Britney'i anlatış şekline değinişiniz.
YanıtlaSilGlee oyuncuları da yapımcıları da hayranları da büyük Britney hayranları aslında. 2.sezonda yapılan Britney bölümünde Britney'nin insanlara yansıyan yüzüyle ilgilendiler ve bölüm gerçekten de çok ilgi çekti. Britney'nin kendisi bile bölümde yer aldı. Fakat 4. sezondaki Britney bölümü bir eleştiri olarak görüldü.
O bölümü izlerseniz Brittany karakteri ufak bir düşüş yaşıyor ve arkadaşı Sam ona yardım ederken Brittany rol modeli olan Britney ile ilgili şunları diyor;
"Britney Spears da çok büyük bir düşüş yaşadı ama geri dönüşünü muhteşem bir şekilde yaptı." Kısacası o bölüm aslında insanların hayatlarında yaşayabileceği sorunların aslında asla çözülmez olmadığını açıklamak içindi fakat çoğu Britney fanı hatta Britney'nin menajeri bile o bölümü bir hakaret olarak algıladı.
Bunun dışında gerçekten çok hoş bir yazı olmuş :)
"Belki Britney Spears’ı herkesin beklediği gibi değil de, daha farklı, ama olması gereken bir yoldan işlediler. Seveni olduğu kadar, nefret edenleri olduğunu da vurguladılar, müziğinin ‘’artık’’ herkese hitap etmediğini gösterdiler. "
SilBu kısım ile sizin savunduğunuz şey arasında pek fark göremiyorum ben. Zira bahsi geçen ikilinin sıkı takipçisiyim; Britney/Brittany bölümünde (2x2) Schue ve Sue, Ms Spears'ı desteklemiyor, ve hatta Sue nefret ediyordu. Bu benim az önce kopyaladığım paragraftaki 2. cümlemi açıklar. Aynı bölümün sonunda, müziğinin herkese hitap etmediğini, ilk başlarda gençlere yönelik müzik yaptıysa da, artık yetişkin müziği yaptığını anlattılar, bu da 3. cümlemi tanımlar. İlk cümlemde, her iki bölümün de, bir MADONNA bölümü gibi olmadığını, ama olması gereken bir yoldan işlendiğini söylemiştim; burada da bir terslik göremiyorum. Yorumunuz sadece Britney Spears ve Britney bölümlerine odaklı olduğundan; algıda seçicilik olduğunu düşündürttü bana biraz; bu da sizin bir Britney fanı olduğunuz kanısına vardırdı beni. Spears'a karşı hiçbir kasıt işlemediğim gibi; kendisinin yıllardır büyük bir fanıyım, bilginize.
Yazının bütünü için yaptığınız 'çok hoş' yorumuna ithafen ise; teşekkürler. :)