Sorun Sende Değil, İçinde Yaşadığın Dünyada Bulunan Taş Kalpli İnsan Figürlerinde!
Uzun zamandır neyi yazsam diye düşünüyordum. O kadar çok olay oldu ki, hangi birini yazsam diye... Sonra düşündüm ve dedim ki, bunca şeyin arasında, en çok baş kaldırdığım, olmaz kabul ettiğim şey hakkında yazayım: ALDATMACA ve YALAN.
Hiç farketmiyor, herhangi birine, arkadaşınıza, dostunuza, kafede tanıştığınız birine ya da duygusal olarak bi'şeyler yaşadığınız/yaşayacağınız kişilere güveniyorsunuz. Mutlaka bir yerde söylenilen şeylere inanıyorsunuz. Ancak sonrasında ne oluyor? Ben cevap vereyim; hüsran.

Kendim için konuşmuyorum, derim o kadar kalınlaştı ki, artık bir çoğunu umursayamıyorum, istesem dahi ancak, bu demek değil ki; Evet beni de kandırabilirsiniz, aldatabilirsiniz. Yok abi öyle şey.
Kimse kusura bakmasın, ama tutup bir söz veriyorsan, cinsiyet olarak değil ama tabiri caizse, ben sözünün adamı olmanı beklerim. ADAM olmanı beklerim, İNSAN olmanı beklerim. Duyguların olduğunu farzederim çünkü. Ama son zamanlarda bakıyorum, önüne gelen gününü kurtarma peşinde cümleler sarfediyor. Umut vaadeden, karşı tarafı beklentiye sokan şeyler. Hayır kim dedi ki sana bana bu tarz cümleler söyle diye? Dürüst olmak bu kadar mı unutuldu. Sonrasında pişkin pişkin o verilen sözü tutamayacağını gözünüze sokmaları peki?
Bazen insanlara ağızlarının payının verilmesi gerektiğini düşünüyorum; sonra oturup bi'kahve içiyorum. Geçiyor... Çünkü biliyorum ki bu insanların hisleri yok; aşığım deseler de, seviyorum, mutluyum, mutsuzum, üzülüyorum deseler de, hissedemiyorlar, hissettiklerini sanıyorlar. Zira bir söz vermiş, bir şeyler söyleyebilmiş bir kişinin, o söylediklerini yapmaması demek, bunları hissetmemesi demek aslında. Taşlaşmış olması demek. Sen tutup bu insana haddini bildirsen ne olacak ki? Gereksiz efor sarfedeceksin sadece. Zaten insanlığını kapatmış, çabaya gerek yok.
Ama buradan şunu söylemek istiyorum, sizi gidi hissedemeyen insanlar. Duyguları olan insanlara bu tarz saçmalıklarla yaklaşamazsınız. Biz artık sizin gibi taşkafalara dur diyoruz, evet umrumuzda olmuyorsunuz bu bir gerçek. İnsan olan bizleriz, Hissedebilenler bizleriz. Dünyayı olumlu hale getirebilenler bizleriz. Ya bizim kurallarımızla oynarsınız, ya da yol alırsınız. Ben çoktan başladım bile göstermeye. Biz yolda gülebiliyoruz, ağlayabiliyoruz, hislerimizi ortaya koyabiliyoruz. Bunları gerçekten YAPIYORUZ, yapabileceğimizi söylemiyoruz çünkü. Alışsanız iyi edersiniz. Ha bir de şu var, sanırım kendi ayarınızda birilerini bulmanızın vakti geldi. A belki de buldunuz bile. O da mümkün. Naçizane tavsiyem: Kaçırmayın. Ne bileyim, hissediyormuşcasına birbirinize güzel şeyler söyleyin, ne bileyim romantik olmaya çalışın, rol yapın. ;) Aşıkmışsınız gibi rol yapın mesela. İyi olabiliyor bazen, inandırıcı tiyatral sahneler olabiliyor mesela. Devam edin.
Kim bilir, belki uslu bir çocuk olursanız, bir gün Şirinler'i bile görebilirsiniz.
Artıkkimseyeacımayançocuktan. Sevgilerle.
Yorumlar
Yorum Gönder