R-E-S-P-E-C-T
Bir blogger'ın blogundan bu kadar uzak kalması doğru değil, biliyorum. Geçtiğimiz bi'kaç ay benim için zorluydu. Değişim, yeniden uyum sağlama derken kendimi, kendi yarattığım kaosun içinde buldum. Enerji kaynağı ile etkilenen aynı kişi olunca, kurtulmak için sağladığınız enerji yeniden kaynak olarak değerlendilip başa sarıyorsunuz derken... Gün bugün oldu işte.
Bunca zaman sessiz olmamın sebepleri vardı tabii, bir de sabrımı taşıran olaylar vardı takdir edersiniz ki. Bunca yıllık yaşantım boyunca hazmedemediğim tek bir şey oldu, Saygısızlık. Evet, oldukça basit geliyor aslında ilk karşılaştığınızda. Özellikle Türk toplumunun hemen her alanında, her anında görebileceğiniz, tecrübe edebileceğiniz bir eylem ne yazık ki. Fakat ben genel olarak ele almayacağım, özellikle vurgulamak istediğim bir yer var: İnsanların yaşantılarına karşı olan saygısızlık.
Hayatımızın büyük bir çoğunluğunu toplum içerisinde, sosyal olarak geçiriyoruz. Peki şöyle bir bakın kendinize uzaktan; size göre normal olmayan ne görüyorsunuz etrafınızda? Ben yapmam, sevmem dediğiniz şeyler neler? Sonra da şunu bir düşünün; peki bu insanlar bütün bunları neden yapıyor? İşte bu kadar basit aslında. Anlayamıyoruz belki ama, karşımızdaki insanların gerçekleştirdiği eylemlerin her birinin bir sebebi var. Boş yere yapmıyorlar, sırf laf olsun diye öyle davranmıyorlar. Ama bize o kadar kolay geliyor ki yargılamak, "Ayy, iğğğğ!" demek... Sırf bu yüzden insanları kaybediyoruz, kalplerini kırıyoruz, düşünmüyoruz bile ne olacağını.
Size bir ipucu vereyim, kendinizi her şeyin önüne koyduğunuz zaman çevrenizden saygı görmeniz zorlaşır. Ben yaparım, ben ederim, ben buyum, ben şuyum diyerek kendiniz yücelttiğiniz o rütbelerin aslında var olan bir saygınlığı var yakınlarınız arasında, fakat siz üzerine egonuzu katarak o kadar ulaşılmazı oynuyorsunuz ki kendi kendinize, bu sefer o saygınlığı da aşağı çekiyorsunuz. Mesela, biriyle probleminiz varsa, gidip birebir konuşmalısınız. Bu en önemli olgulardan biri. Eğer arkadaşınız/dostunuz/sevgiliniz/eşiniz size bir konuda saygı duyuyorsa, yaptığınız tüm aşırılıklara göz yumduysa, kusura bakmayın ama aynı özveriyi sizin de göstermeniz gerek. Her ne kadar, her şeyi bir karşılığa bağlamayı sevmiyor da olsam bireysel olarak, bazı şeyler böyle yürüyor. Sadece sizin aradığınız, siz adım atmadığınızda size gelmeyen bir arkadaşınıza bıkmayıp usanmadan ne kadar aynı özveriyi gösterebilirsiniz ki? Bir süre sonra, "Biraz da O arasın!" diyip isyan etmeyecek misiniz mesela?
Şimdi tüm bunları boylu boyunca düşünün bir 10 dakikanızı ayırıp: Tüm o acımasız yargılamaları yapan, iğrenmiş gözlerle bakıp irdeleyen, ben buyum benim dediğim olacak diyen, ne bileyim bazı ünvanlarla bazı sıfatlara sığınıp bir şeyleri dikte ettirmeye çalışan bireyleri toplum olarak seviyor ve ya onlara saygı duyuyor muyuz istedikleri kadar?
Kimse kusura bakmasın ama, insanların özel hayatları sadece kendilerini ilgilendirir. Siz, kim olursanız olun, başka bir bireye karışmamalısınız aslında. Nasıl ki kendi hayatınızı kendiniz yönetmek istiyorsunuz, başkasının yorumları olmadan; karşınızdaki insanın da aynı şeyleri isteyeceğini unutmadan ağzınızı açmalısınız. Bir şeyi söylemeden önce sadece bir kere düşünün: Söylediğiniz anda geri dönüşü yok çünkü. Kırıcı olmadan, insanları sinirlendirmeden, diktatörlük yapmadan önce, sadece bir kerecik; düşünün. Çok zor değil.
Saygı, ancak karşı tarafa gösterildiğinde kazanılır. Öylece verilmez.
Sizi uyarmıştım. Bundan sonra daha keskin olacağım konusunda.
HayatınaSaygıDuyulmasınıİsteyenÇocuktan,
Yorum yapmayı ve paylaşmayı unutmayın! Sadece +1 yani, çok şey istemiyorum :)
Yorumlar
Yorum Gönder