Asla Inanmaktan Vazgeçme!

Blog yazmaya başladığımda, ilk yazım Glee ile ilgiliydi. Hatta, varolan blogumu kapattıktan sonra rahattım, kendimi ifade ederken defter kullanıyordum vesaire, arkadaş çevresinde çok konuşuyordum belki gündelik konularla ilgili, ama idare ediyordum, ta ki Glee beni ziyadesiyle etkileyip bir blog açtırıncaya kadar...

Bugün yine bu tarz bir etkiyle uzun bir aradan sonra tekrar yazıyorum, ve yine etki aynı: Glee.

Ne var bu kadar büyütecek diyenler oluyordur mutlaka. Uzun uzadıye anlatmayacağım zira ilk blogumda konuyu yeterince uzatıp sakız yapmıştım çekiştire çekiştire. Şimdi tekrar aynı şeyleri yapmak kendimi tekrarlamak olacağından, direkt olarak konuya giriyorum.

Bugünkü ilham kaynağım, Rachel'ın Don't Stop Believin' Solosu. Eh, Glee'nin 1. sezonundan beri söylenen bu şarkı, niye bugün etkiledi, işte o büyük bir birikim. Daha önce bu dizinin asıl amacının insanları yargılamaktan uzaklaşmak, optimizm ve kabulleniş konuları üzerinde durduğunu, vizyon ve misyon olarak diğer tüm dizilerden çok çok daha üstte ve toplumsal bilinçlendirmeye kendini adayarak ilahi bir boyut kazandığını söylemiştim. Aynı bu şekilde devam ederek ve karakter analizlerini çok iyi kullanarak yeni bir kıvama geldiler. Aslında hayallerimizn peşinde koşmanın çok da kötü bi'şey olmadığını gösterdiler bize. Mike'ın doktor olmak istemediğini, dansçı olmak istediğini ve aile baskısı, işin parası nedeniyle mutlu olmayacağı bir geleceğe adım atmayacağını anlattılar. Büyüdüler, yer değiştirdiler, yaşam koşulları ağırlaştı bazılarının, ihanete uğradılar, yanlış seçimler yaptılar ama asla yaşama sevincinden, bi'şeylerin mutlaka düzelip iyi konuma geleceğine inanmaktan vazgeçmediler...

Belki de Rachel'ın  daha üniversite öğrencisiyken Broadway gösterimi olan ve Barbra Streisand ile bütünleşik durumda olan Funny Girl seçmelerine katılırken seçtiği şarkının Don't Stop Believin' olmasının sebebi de buydu: Umudunu kaybetmemek, bir yerlere geleceğine inanmak. Seçmelerde jürinin önünde duran kağıtta küçük bir kentten gelen bir kızın neler başarabileceğine inandığını, en önemlisi KENDİNE inandığını belirtmek, gururla o sahnede duruyor olmaktı önemli olan belki de. Ya da arkasında, ta en baştan beri yanında olan, ona cesaret veren, ilk universite seçmesini kaybettiğinde azmini kaybetmeyip inatla kendi jürisinin peşine başka şehire kadar arabasını sürüp, kadını ikna edip yarışmadaki performansını izlemeye ikna ettiği, yanlış yaptığında yanında olan arkadaşlarını backvocal olarak alarak insanların desteği ile başarmanın mümkün olduğuna inandırmaktı.

Ya da bütün bunları ben uyduruyorum, bu da mümkün...

Ama şu diziyi kendini vererek izleyip de tüyleri diken diken olmayan bir insanın, duygularının eksiksiz olduğuna inanmıyorum kesinlikle. Mutlaka herkesin kendinden bi'şeyler bulabileceği yegane yapıt kesinlikle....

Yine de, izlemiyorsanız, izlememeye devam edin, zira bunu okuyor olmanız da bi' sonuç vermiyor demek ki. Ama şunu bilin: Çok şey kaçırıyorsunuz. 

Kısaca Glee şunu söylüyor: Dünya, güzel bir yer, değilse de; güzel olacağına inan. İnanmaktan vazgeçme. Çünkü hayat, herşeye rağmen, yaşadığın tüm sorunlara, döktüğün tüm gözyaşlarına, mutsuzluğa, kaybettiğin tüm insanlara, tüm yanlış anlaşılmalara, tüm başarısızlığına rağmen;

Koskoca bir mutlulukla, seni seven insanlarla, sana destek olanlarla, şirin hayvancıklarla, güzel duygularla, aşkla, aile gibi bir bağla, neşeyle, eğlenceyle, güneşi ve bulutuyla, yağmuruyla, müziklerle, vitaminlerle, dansla, resimle, matematikle, kısaca olumlu bir enerjiyle dolu, ve yaşamaya değer! :))

Glee'ciçocuktan, sevgilerle. Don't Stop, Believing.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

2 Kelime: Britney Spears.

Sorun Sende Değil, İçinde Yaşadığın Dünyada Bulunan Taş Kalpli İnsan Figürlerinde!

Hatalar, Yanlışlıklar, Yanlış Anlaşılmışlıklar Üzerine...