Sıkıysa Işılda, Rihanna'nın Yaptığı Gibi!
Konu tehlikeli olunca, blog olarak aktarmak da oldukça risk taşıyor. Yazacağınız şey ya da şahıs, ne kadar başarılı olursa, işin riski o kadar artıyor. Daha önce Britney Spears hakkında çok iddialı bir post yayınlamıştım, korkmadan; zira onunla büyüdüm. Ben nasıl geliştiysem, o da benimle olgunlaştı. Benim bir parçam olduğundan, anlatması, hükmetmesi kolaydı bana göre. Fakat; şimdi konumuz çok daha farklı. Bir kere her albümü ayrı bir skandal, yaşadıklarının bir çoğu göz önündeyse, bir o kadarı da gizli. Evet, melez star, Rihanna'dan bahsediyorum. Son video ile "yine" insanları sarsıp, 7. albümünü sattırmaya hızla devam eden, hit makinesi.
Geriye dönüp bakacak olursak, Rihanna'nın geçmişi oldukça yakın. Sonuç olarak 2005 yılından itibaren sahnede etkinleşmiş bir sanatçı. Fakat, gerek vokal gerek sahne olarak, kendini şu 8 yıl içerisinde öyle bir geliştirdi ki, herkesin ağzını açık bırakıp insanlara kendini kabul ettirdi; koskoca bir star olarak elbette...
İlk 2 albümü, Music Of The Sun & A Girl Like Me. Tarz olarak oldukça masum, vokal olarak zenci gırtlağı gibi bir riske girilmemiş, fakat şarkı olarak Rihanna'nın ait olduğu Barbados'un müziğini barındırıyor. Kızımız bu albümlerde bizi tanıştırıp Pon The Replay ve S.O.S. gibi şarkılarla ortamı ısıttı haliyle. Hiçbirimiz Riri'nin bir sonraki albüm ile bir dünya starı haline geleceğini bilmiyorduk tabii.
3. albüm Good Girl Gone Bad ... Tarz olarak ilk 2 albümden oldukça farklı haliyle. En başta, Rihanna'nın saçları kısacık, ayrıca biraz daha büyümüş imajı veriliyor. Şarkılar daha cesur, evden ayrıldığını bildirir cinsten ve Umbrella, 2007'nin tartışmasız en büyük hiti. Albüm o kadar dolu ki, Don't Stop The Music, Rehab, Shut Up And Drive gibi şarkılar, hala arada sırada mağazalarda çalıyor mesela.
Kariyer olarak Rihanna'yı üste taşıyan albüm Good Girl Gone Bad, ve ikinci sürümü Good Girl Gone Bad: Reloaded. Riri, Mtv Vma'de Umbrella'yı seslendirip ödülleri topladıktan sonra, kariyerinde büyük yükselişe geçmişti ki, aynı zamanda sevgilisi olan Chris Brown'dan yediği dayak, tüm hayatını altüst etti. Bir süre, çalıştığı kayıt şirketinin sahibi, prodüktör ve rapper Jay-Z ile karısı, bir diğer dünya starı Beyoncé tarafından destek aldı, kendini dış dünyaya kapattı. İşte ne olduysa, ondan sonra oldu.
Rihanna, Beyoncé gibi bir DIVA'dan büyük öğütler almış olsa gerek ki, müziğe geri dönüşü oldukça sert, asi, kırılmaz, korkusuz ve cesur oldu.
4. albüm Rated R, yaşadığı tüm olumsuzlukları, tüm karanlık yönlerini, tüm kötülüğü yansıtıyor.. Gerek albümün teması, gerek saç stili, gerek kıyafet seçimleri, Rihanna'nın o güne kadar yapmış olduklarının en uç noktası. Rihanna bu albümde, diğer albümlerinde hiç bağırmadığı kadar bağırıyor, hiç olmadığı kadar cesur bir şekilde küfrediyor, cinselliğini konuşturuyor. Adeta, "Sizi öldürmeyen şey, güçlendirir!" mesajı veriyor tüm dünyaya. Tüm vücudunu utanmadan sergiliyor, dövmelerine yenilerini ekliyor. Korkusuzca hareket ediyor Rated R dönemi boyunca.
Ama Rihanna, Russian Roulette ile hayranlarının gönlünü fethetmiş olsa da, listelerde beklenilen başarıyı göremedi o zamanlar. Ta ki Rude Boy, single olarak çıkana kadar. Albümü kurtaran single olan Rude Boy, klibinin renkleri ile Bob Marley'e de teşekkür ediyordu adeta. Rihanna bu sırada boş durmayıp tüm dünyayı dolaştı, Bonus Card'ın özel yıl kutlaması için Türkiye'de 2009'da konser verdi, sonrasında daha turnesi bitmeden Only Girl (In The World)'ü çıkartıp yeni albüm sürecinde olduğunu duyurdu.
5. albüm Loud, bir önceki albümlere göre, daha "yüksek sesli" bir albüm. Teması Rihanna'nın saçları gibi kırmızı-kızıl ve pembe renklerinden oluşuyor, ses olarak olduğu gibi görüntü olarak da çıplak bir Rihanna var insanların karşısında. Rihanna bu albümde oldukça bağırıyor, daha önce sesinin çok da iyi olmadığı gibi eleştrilere cevap veriyor adeta. Yaşadıklarını stüdyoda pataklıyor tabiri caizse. Albüm olarak etnik kökeni bol zira; Only Girl (In The World) tam bir europop iken, What's My Name ise daha çok reggae ögeleri taşıyor. S&M elektro-euro-dance, California King Bed daha çok urban/country tınıları içeriyor, Raining Men'de rap unsurları çok fazla, Man Down ise, Karayipler tarzını yansıtan tamamen başka bir hit. Love The Way You Lie Part II, Eminem işbirliği olmasına rağmen, daha American-vari bir yapıda. Rihanna'nın görsel tarzı ise, yine reggae'yi yansıtıyor haliyle, aynı zamanda tüm güzelliğini de gözler önüne seriyor tabii. Bu arada hatırlatmakta fayda var, Loud albüm olarak, Rihanna'nın vokalinin en iyi performanslarını barındıran albüm olarak seçilmiştir, eleştirmenler tarafından. Şarkıların içerikleri, videoların mesajları sayesinde, Rihanna'nın en çok konuşulan, en çok övgü alan, en çok eleştrilen albüm süreci Loud dönemidir.
Bir de, S&M'in Remix'inin Britney Spears vokali ile Billboard Hot 100 listesinde 1 numaraya yerleşmesini, ve Billboard Ödül Töreni açılışında bu ikilinin sado-mazoşizm içerikli, sandalyeli/kelepçeli/Playboy maskeli bir performans yaptıklarını düşünün; ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ah, unutmadan yastık savaşı ve Rih'in Brit'i yanağından CUK diye öpmesini de dahil edin.
Açıkcası, duruma o kadar alıştık ki, Rated R'dan sonra, Rihanna ne zaman saç stilinde bir değişikliğe gitse, yeni albümün ilk single tarihi için yaklaştığımızı anlar olduk. Dolayısıyla sevgili Rih'imiz, kızıl-kırmızı saçlarından vazgeçip açık kahve-sarı kombinasyonlu bukleli saçlarına döndüğünde ve stüdyoya gidişleri sıklaştığında durum iyice ayyuka çıkmış oldu. Çok geçmeden, Rihanna'nın Ulusal Marş'ı dinleyenlerle buluştu: We Found Love feat Calvin Harris.
Ve 2011'lere gelindiğinde, Rihanna önümüze kocaman bir sepet daha koyuyor:
6. albüm, Talk That Talk.
Talk That Talk, Hip hop, R&B, Electro house, Dancehall ve Dubstep tarzlarını barındırıyor. We Found Love ile açılışı yapan Rihanna, müzikal bir şölen sunacağını hepimize bildirmişti aslında önceden, ama biz anlamamıştık. Arkasından çıkan You Da One, Karayip tarzından hiçbir zaman kopmayacağının göstergesiydi, ve Britney Spears'ın Hold It Against Me single'ı ile başlattığı Pop şarkılarına Dubstep tınıları ekleme modasını devam ettirdi. Where Have You Been ile tüm dünyanın kalbini yerinden oynatıp House Müziğine de egemen oldu, üstelik şarkının iki kısmı da aynı sözlere sahipken. Rihanna'yı yine bağırırken bulduk bu albümde tabii, bir de daha edepsiz. Bu yüzden kişisel kanaatim, Riri, albüm yayınlamaya bu hızla devam ederse, gelecekte çok korkusuz bir hit makinası ile karşı karşıya kalacağız.
Kendi geleneğini bozup Talk That Talk albüm süreci boyunca turne yapmayan Rihanna, sadece yaz konserlerinin birinden diğerine koştu, ödül törenleri ve çeşitli etkinliklerde performans yaptı. En sonunda saçlarını kısacık kestirip siyaha döndü ki, bu da yeni albüm döneminin geldiği anlamına geliyordu; YİNE.
7. albüm; Unapologetic...
Rihanna'nın deyimi ile özür dilemeyen, korkacak bir şeyi olmayan insanların albümü. Ona göre, hepimiz bir şeyler yapıyoruz, özür dilemek zorunda bırakılıyoruz. İşte bu albüm, Buna karşı koyuyor. Rihanna'nın sektördeki 7. yılı, 7. albümü. Büyükannesi'ni kaybetmesinin üzerine göğsünün altına yaptırdığı Mısır Tanrıçası Isis'in figürünü korkusuzca, yarı çıplak bir şekilde albüm kapağında sergileyen Rihanna'nın, ne demek istediğini o albümü eline kim alırsa anlıyor aslında. Zira, şarkılar da alışılmamış cinsten.
Albüm, diğerlerine göre oldukça farklı. Çıkış parçası olarak gelen Diamonds, Rihanna klasiği gibi hızlı bir parça değil, tam tersi yavaş bir Sia çalışması. İkinci single Stay, hakeza Diamonds'a göre daha yavaş bir ballad. Devamında neler gelir bilinmez, fakat Right Now feat David Guetta, işbirliğinden de anlaşılacağı gibi bir club parçası. Phresh Out The Runway, Victoria's Secret Show'da kullanıldığı gibi, tamamen artistlik taslamak için yapılmış adeta ve Deluxe Edition'da yer alan Half Of Me ise, müthiş işlerin sahibi Adele tarafından yazıldı...
Tüm bunları toplayacak olursak. Rihanna'nın geçmişte yaptıklarına bakarak gelecekte ne yapacağını kestirmek çok zor. Çünkü bu kız, nasıl oluyorsa her seferinde parmağını farklı bir konuya atıveriyor. Her çıkarttığı albüm, bir öncekine uzak, bir okadar da yakın. Yani Rih, bağı kopartmıyor, ama kendini tekrarlamıyor da.
Neden bu kadar hızlı albüm çıkartıyor?
Açıkcası nedenini ben de tam olarak bilmiyorum. Ama şöyle düşünün; sürekli sizden bi'şeyler bekleyen koskoca bir hayran kitleniz, etrafta başarılı işler yapan dev isimler var. Bu durumda yeni bir sanatçı iken piyasayı boş bırakmak, daha sonra MADONNA IS BACK! etkisi yarattırmayacak size. Rihanna'nın aralıksız albüm yaratma sürecinin, Rated R ile başladığını düşünürsek, çok da haksız sayılmayacağımı siz de anlayacaksınız.
Peki ya imajı... O niye bu kadar değişken?
Popüler kültür, yeni çıkan bir sanatçının ilk şarkısını beğenip, bir sonraki şarkısını yerle bir eden bir yapıya sahip. Dolayısıyla bubble gum- sanatçı imajını alt etmek o kadar da kolay değil, zira Rihanna'nın ilk lakabı da buydu. Sürekli kendinizin önüne geçmeniz, yeniliğe ayak uydurmanız, hatta bir adım önde olmanız gerek, insanların ilgisini çekmeniz gerek. Bu yüzden, Rihanna ilgiyi üzerinde tutmak amaçlı, her albümde imajını değiştiriyor, dolayısıyla o - "raspy" sesli melez popçu - değil, her albümde saçı/makyajı/duruşu değişen bir showgirl olarak anılıyor.
Vokal Performansı?
Tamam kabul edelim. Rihanna'nın vokal performansları ilk iki, hatta ilk 3 albüm boyunca fiyasko sayılacak cinstendi. Fakat 4. albüm ve sonrasında, stüdyo vokalleri cesurlaştıkça, Rih'in canlı performansları da mükemmelleşti. Özellikle Loud, Rihanna için bir dönüm noktasıdır. Hala dinlemediğinize inanamayacağım, zira en küçük alışveriş merkezleri bile Rihanna'nın en az 2 parçasını çalıyor bir gün içerisinde, ama vokalinden emin değilim diyorsanız, California King Bed, Man Down, Half Of Me ve Where Have You Been parçalarını tekrar dinlemenizi öneririm.
"İstanbul Konseri Çok Kötüydü" diyenler için...
Evet, haklı olabilirsiniz. Çünkü Rihanna dans etmiyor tam anlamıyla. Dolayısıyla görsel bir show sunabilmek için dansçılarına olduğu kadar arkaplana, yani sahne ekipmanlarına da ihtiyacı var. Her ne kadar bize-o konsere ben de gittiğim için kendimi de işin içine katarak söylüyorum- turne kapsamında geldiğini söyleyip biletleri kakalamış olsalar da, Rihanna'nın geliş amacı Bonus Card'ın özel yılını kutlamaktı ve turnesi ile birlikte gelmedi, halihazırda sahnesini Türkiye'ye getirmemesinden anlamış olmanız gerekirdi. Ayrıca turne için hazırlanmış hiçbir kıyafetini giymediğini de hatırlatalım ve NOT: Turne setlist'ini kullanmadı. Dolayısıyla Kuruçeşme Arena'nın ona verebileceği imkanlarla konserini tamamladı ne yazık ki. Ve tekrar tekrar söylüyorum; YouTube'da gördüğümüz Rihanna'dan çok daha kötüydü, ama bunun sebebi, az önce anlattığım gibi ekipman yetersizliğiydi. Vokal performansı değil.
Peki ya şimdi?
Şimdi, Rihanna kendinden epeyce söz ettiriyor. Moda işine de elini attığını unutmamak gerek. Eski sevgilisi Chris Brown ile barışıp tüm tepkileri çektiği için biraz üzülmüş olsa gerek, insanların ne dediğini umursamadığını göstermek için beraber bir şarkı yapıp albüme koydu: Nobody's Business. Bu arada 30 Mayıs 2013'te Diamonds World Tour'unun durağı : Beşiktaş İnönü Stadyumu/ Istanbul-Türkiye.
Kısacası, en iyisi mi, siz bu çok bağıran, çok yüksek ve çok düşük notalara basmaktan çekinmeyen, açık giyinmekten korkmayan ve instagram delisi olan, hayranları ile sürekli iletişime geçen, saç rengini ve modelini sürekli değiştiren, party bağımlısı olan, ama en önemlisi: işine AŞIK olan melez dünyastarı'na olumlu gözlerle bakın; çünkü daha O'nu etrafta, sahnelerde, kısacası "heryerde" çooooook göreceksiniz. :)
Yorum bırakmayı unutmayın!
-DoğumgünündeRihannaBiletiHediyesiAlanÇocuktan, sevgilerle.
Geriye dönüp bakacak olursak, Rihanna'nın geçmişi oldukça yakın. Sonuç olarak 2005 yılından itibaren sahnede etkinleşmiş bir sanatçı. Fakat, gerek vokal gerek sahne olarak, kendini şu 8 yıl içerisinde öyle bir geliştirdi ki, herkesin ağzını açık bırakıp insanlara kendini kabul ettirdi; koskoca bir star olarak elbette...
İlk 2 albümü, Music Of The Sun & A Girl Like Me. Tarz olarak oldukça masum, vokal olarak zenci gırtlağı gibi bir riske girilmemiş, fakat şarkı olarak Rihanna'nın ait olduğu Barbados'un müziğini barındırıyor. Kızımız bu albümlerde bizi tanıştırıp Pon The Replay ve S.O.S. gibi şarkılarla ortamı ısıttı haliyle. Hiçbirimiz Riri'nin bir sonraki albüm ile bir dünya starı haline geleceğini bilmiyorduk tabii.
3. albüm Good Girl Gone Bad ... Tarz olarak ilk 2 albümden oldukça farklı haliyle. En başta, Rihanna'nın saçları kısacık, ayrıca biraz daha büyümüş imajı veriliyor. Şarkılar daha cesur, evden ayrıldığını bildirir cinsten ve Umbrella, 2007'nin tartışmasız en büyük hiti. Albüm o kadar dolu ki, Don't Stop The Music, Rehab, Shut Up And Drive gibi şarkılar, hala arada sırada mağazalarda çalıyor mesela.
Kariyer olarak Rihanna'yı üste taşıyan albüm Good Girl Gone Bad, ve ikinci sürümü Good Girl Gone Bad: Reloaded. Riri, Mtv Vma'de Umbrella'yı seslendirip ödülleri topladıktan sonra, kariyerinde büyük yükselişe geçmişti ki, aynı zamanda sevgilisi olan Chris Brown'dan yediği dayak, tüm hayatını altüst etti. Bir süre, çalıştığı kayıt şirketinin sahibi, prodüktör ve rapper Jay-Z ile karısı, bir diğer dünya starı Beyoncé tarafından destek aldı, kendini dış dünyaya kapattı. İşte ne olduysa, ondan sonra oldu.
4. albüm Rated R, yaşadığı tüm olumsuzlukları, tüm karanlık yönlerini, tüm kötülüğü yansıtıyor.. Gerek albümün teması, gerek saç stili, gerek kıyafet seçimleri, Rihanna'nın o güne kadar yapmış olduklarının en uç noktası. Rihanna bu albümde, diğer albümlerinde hiç bağırmadığı kadar bağırıyor, hiç olmadığı kadar cesur bir şekilde küfrediyor, cinselliğini konuşturuyor. Adeta, "Sizi öldürmeyen şey, güçlendirir!" mesajı veriyor tüm dünyaya. Tüm vücudunu utanmadan sergiliyor, dövmelerine yenilerini ekliyor. Korkusuzca hareket ediyor Rated R dönemi boyunca.
Ama Rihanna, Russian Roulette ile hayranlarının gönlünü fethetmiş olsa da, listelerde beklenilen başarıyı göremedi o zamanlar. Ta ki Rude Boy, single olarak çıkana kadar. Albümü kurtaran single olan Rude Boy, klibinin renkleri ile Bob Marley'e de teşekkür ediyordu adeta. Rihanna bu sırada boş durmayıp tüm dünyayı dolaştı, Bonus Card'ın özel yıl kutlaması için Türkiye'de 2009'da konser verdi, sonrasında daha turnesi bitmeden Only Girl (In The World)'ü çıkartıp yeni albüm sürecinde olduğunu duyurdu.
5. albüm Loud, bir önceki albümlere göre, daha "yüksek sesli" bir albüm. Teması Rihanna'nın saçları gibi kırmızı-kızıl ve pembe renklerinden oluşuyor, ses olarak olduğu gibi görüntü olarak da çıplak bir Rihanna var insanların karşısında. Rihanna bu albümde oldukça bağırıyor, daha önce sesinin çok da iyi olmadığı gibi eleştrilere cevap veriyor adeta. Yaşadıklarını stüdyoda pataklıyor tabiri caizse. Albüm olarak etnik kökeni bol zira; Only Girl (In The World) tam bir europop iken, What's My Name ise daha çok reggae ögeleri taşıyor. S&M elektro-euro-dance, California King Bed daha çok urban/country tınıları içeriyor, Raining Men'de rap unsurları çok fazla, Man Down ise, Karayipler tarzını yansıtan tamamen başka bir hit. Love The Way You Lie Part II, Eminem işbirliği olmasına rağmen, daha American-vari bir yapıda. Rihanna'nın görsel tarzı ise, yine reggae'yi yansıtıyor haliyle, aynı zamanda tüm güzelliğini de gözler önüne seriyor tabii. Bu arada hatırlatmakta fayda var, Loud albüm olarak, Rihanna'nın vokalinin en iyi performanslarını barındıran albüm olarak seçilmiştir, eleştirmenler tarafından. Şarkıların içerikleri, videoların mesajları sayesinde, Rihanna'nın en çok konuşulan, en çok övgü alan, en çok eleştrilen albüm süreci Loud dönemidir.

Açıkcası, duruma o kadar alıştık ki, Rated R'dan sonra, Rihanna ne zaman saç stilinde bir değişikliğe gitse, yeni albümün ilk single tarihi için yaklaştığımızı anlar olduk. Dolayısıyla sevgili Rih'imiz, kızıl-kırmızı saçlarından vazgeçip açık kahve-sarı kombinasyonlu bukleli saçlarına döndüğünde ve stüdyoya gidişleri sıklaştığında durum iyice ayyuka çıkmış oldu. Çok geçmeden, Rihanna'nın Ulusal Marş'ı dinleyenlerle buluştu: We Found Love feat Calvin Harris.
Ve 2011'lere gelindiğinde, Rihanna önümüze kocaman bir sepet daha koyuyor:
6. albüm, Talk That Talk.
Talk That Talk, Hip hop, R&B, Electro house, Dancehall ve Dubstep tarzlarını barındırıyor. We Found Love ile açılışı yapan Rihanna, müzikal bir şölen sunacağını hepimize bildirmişti aslında önceden, ama biz anlamamıştık. Arkasından çıkan You Da One, Karayip tarzından hiçbir zaman kopmayacağının göstergesiydi, ve Britney Spears'ın Hold It Against Me single'ı ile başlattığı Pop şarkılarına Dubstep tınıları ekleme modasını devam ettirdi. Where Have You Been ile tüm dünyanın kalbini yerinden oynatıp House Müziğine de egemen oldu, üstelik şarkının iki kısmı da aynı sözlere sahipken. Rihanna'yı yine bağırırken bulduk bu albümde tabii, bir de daha edepsiz. Bu yüzden kişisel kanaatim, Riri, albüm yayınlamaya bu hızla devam ederse, gelecekte çok korkusuz bir hit makinası ile karşı karşıya kalacağız.
Kendi geleneğini bozup Talk That Talk albüm süreci boyunca turne yapmayan Rihanna, sadece yaz konserlerinin birinden diğerine koştu, ödül törenleri ve çeşitli etkinliklerde performans yaptı. En sonunda saçlarını kısacık kestirip siyaha döndü ki, bu da yeni albüm döneminin geldiği anlamına geliyordu; YİNE.
7. albüm; Unapologetic...
Rihanna'nın deyimi ile özür dilemeyen, korkacak bir şeyi olmayan insanların albümü. Ona göre, hepimiz bir şeyler yapıyoruz, özür dilemek zorunda bırakılıyoruz. İşte bu albüm, Buna karşı koyuyor. Rihanna'nın sektördeki 7. yılı, 7. albümü. Büyükannesi'ni kaybetmesinin üzerine göğsünün altına yaptırdığı Mısır Tanrıçası Isis'in figürünü korkusuzca, yarı çıplak bir şekilde albüm kapağında sergileyen Rihanna'nın, ne demek istediğini o albümü eline kim alırsa anlıyor aslında. Zira, şarkılar da alışılmamış cinsten.
Albüm, diğerlerine göre oldukça farklı. Çıkış parçası olarak gelen Diamonds, Rihanna klasiği gibi hızlı bir parça değil, tam tersi yavaş bir Sia çalışması. İkinci single Stay, hakeza Diamonds'a göre daha yavaş bir ballad. Devamında neler gelir bilinmez, fakat Right Now feat David Guetta, işbirliğinden de anlaşılacağı gibi bir club parçası. Phresh Out The Runway, Victoria's Secret Show'da kullanıldığı gibi, tamamen artistlik taslamak için yapılmış adeta ve Deluxe Edition'da yer alan Half Of Me ise, müthiş işlerin sahibi Adele tarafından yazıldı...
Tüm bunları toplayacak olursak. Rihanna'nın geçmişte yaptıklarına bakarak gelecekte ne yapacağını kestirmek çok zor. Çünkü bu kız, nasıl oluyorsa her seferinde parmağını farklı bir konuya atıveriyor. Her çıkarttığı albüm, bir öncekine uzak, bir okadar da yakın. Yani Rih, bağı kopartmıyor, ama kendini tekrarlamıyor da.
Neden bu kadar hızlı albüm çıkartıyor?
Açıkcası nedenini ben de tam olarak bilmiyorum. Ama şöyle düşünün; sürekli sizden bi'şeyler bekleyen koskoca bir hayran kitleniz, etrafta başarılı işler yapan dev isimler var. Bu durumda yeni bir sanatçı iken piyasayı boş bırakmak, daha sonra MADONNA IS BACK! etkisi yarattırmayacak size. Rihanna'nın aralıksız albüm yaratma sürecinin, Rated R ile başladığını düşünürsek, çok da haksız sayılmayacağımı siz de anlayacaksınız.
Peki ya imajı... O niye bu kadar değişken?
Popüler kültür, yeni çıkan bir sanatçının ilk şarkısını beğenip, bir sonraki şarkısını yerle bir eden bir yapıya sahip. Dolayısıyla bubble gum- sanatçı imajını alt etmek o kadar da kolay değil, zira Rihanna'nın ilk lakabı da buydu. Sürekli kendinizin önüne geçmeniz, yeniliğe ayak uydurmanız, hatta bir adım önde olmanız gerek, insanların ilgisini çekmeniz gerek. Bu yüzden, Rihanna ilgiyi üzerinde tutmak amaçlı, her albümde imajını değiştiriyor, dolayısıyla o - "raspy" sesli melez popçu - değil, her albümde saçı/makyajı/duruşu değişen bir showgirl olarak anılıyor.
Vokal Performansı?
Tamam kabul edelim. Rihanna'nın vokal performansları ilk iki, hatta ilk 3 albüm boyunca fiyasko sayılacak cinstendi. Fakat 4. albüm ve sonrasında, stüdyo vokalleri cesurlaştıkça, Rih'in canlı performansları da mükemmelleşti. Özellikle Loud, Rihanna için bir dönüm noktasıdır. Hala dinlemediğinize inanamayacağım, zira en küçük alışveriş merkezleri bile Rihanna'nın en az 2 parçasını çalıyor bir gün içerisinde, ama vokalinden emin değilim diyorsanız, California King Bed, Man Down, Half Of Me ve Where Have You Been parçalarını tekrar dinlemenizi öneririm.
"İstanbul Konseri Çok Kötüydü" diyenler için...
Evet, haklı olabilirsiniz. Çünkü Rihanna dans etmiyor tam anlamıyla. Dolayısıyla görsel bir show sunabilmek için dansçılarına olduğu kadar arkaplana, yani sahne ekipmanlarına da ihtiyacı var. Her ne kadar bize-o konsere ben de gittiğim için kendimi de işin içine katarak söylüyorum- turne kapsamında geldiğini söyleyip biletleri kakalamış olsalar da, Rihanna'nın geliş amacı Bonus Card'ın özel yılını kutlamaktı ve turnesi ile birlikte gelmedi, halihazırda sahnesini Türkiye'ye getirmemesinden anlamış olmanız gerekirdi. Ayrıca turne için hazırlanmış hiçbir kıyafetini giymediğini de hatırlatalım ve NOT: Turne setlist'ini kullanmadı. Dolayısıyla Kuruçeşme Arena'nın ona verebileceği imkanlarla konserini tamamladı ne yazık ki. Ve tekrar tekrar söylüyorum; YouTube'da gördüğümüz Rihanna'dan çok daha kötüydü, ama bunun sebebi, az önce anlattığım gibi ekipman yetersizliğiydi. Vokal performansı değil.
Peki ya şimdi?
Şimdi, Rihanna kendinden epeyce söz ettiriyor. Moda işine de elini attığını unutmamak gerek. Eski sevgilisi Chris Brown ile barışıp tüm tepkileri çektiği için biraz üzülmüş olsa gerek, insanların ne dediğini umursamadığını göstermek için beraber bir şarkı yapıp albüme koydu: Nobody's Business. Bu arada 30 Mayıs 2013'te Diamonds World Tour'unun durağı : Beşiktaş İnönü Stadyumu/ Istanbul-Türkiye.
Kısacası, en iyisi mi, siz bu çok bağıran, çok yüksek ve çok düşük notalara basmaktan çekinmeyen, açık giyinmekten korkmayan ve instagram delisi olan, hayranları ile sürekli iletişime geçen, saç rengini ve modelini sürekli değiştiren, party bağımlısı olan, ama en önemlisi: işine AŞIK olan melez dünyastarı'na olumlu gözlerle bakın; çünkü daha O'nu etrafta, sahnelerde, kısacası "heryerde" çooooook göreceksiniz. :)
Yorum bırakmayı unutmayın!
-DoğumgünündeRihannaBiletiHediyesiAlanÇocuktan, sevgilerle.
Yorumlar
Yorum Gönder